Create Your Custom Message


   
  ♀ﻻ âRtIq né $évméy!i i$t!yoRum néDé $év!Lméy! Çünkü héP YârIm kâLdI '$âHté $évq!léR'...~♀
  öZeL ŞiiRLer
 
Mektup


 

 

Mektup
 


Biliyor musun

Senden ayrılalı sakal bıraktım

Zamanının akışına koyuverdim kendimi

Gömleklerim kolalı değil artık

Pantolonum ütülü değil

Ayakkabım boyalı değil

Öylesine değiştim ki

Görsen tanıyamazsın

Sabahları gün doğarken kalkıyorum

İlk işim bir sigara yakmak oluyor

Ve bir süre denizin hışırtısını dinliyorum

Sonra, apansız sen geliyorsun aklıma

Gözlerin, dudakların, ellerin geliyor

Şimdi nerdesin kimbilir

Yatağında uyuyor olmalısın

Artık beni görme rüyalarında

Korkarsın.

Mevsim sonbahar malum ya

Serde de kör olası şairlik var

Boyuna hüzünlü şeyler düşünüyorum

Ağaçların yaprakları dökülmeğe başladı

Keskin poyrazlar esiyor kuzeyden

Kuşlar durmadan göç ediyor

Ara sıra düşenler oluyor yorgun ya da yaralı

Tutup okşuyorum tüylerini, gagalarından öpüyorum

Ve diyorum ki

Sana kavuşmak için bir göçmen kuş olmalı

İşte böyle

Günler, haftalar geçip gidiveriyor

Saçım, sakalım birbirine karıştı

Yine de her geçen gün

Kendime biraz daha alışıyorum

Ve biliyor musun

Unutamayacağımı bile bile

Seni unutmaya çalışıyorum...

Yorum (0) :: Yorum yaz! :: Bağlantı

» 16.8.2005 - aşkim

Olur ya, yollarımız kesişmez,
Kim bilir, kollarımız kavuşmaz,
Belki de hallerimiz uyuşmaz,
Rafından indirmedim henüz hayalleri.

Sana canımsın diye baktım,
Bağrı yanıksın diye yandım,
Gözlerinde yosun kokar geceler.

Nazlı gülümsün diye baktım,
İki gözümsün diye yandım,
Gözlerinde yosun kokar geceler.

Biz dünyaya kalır mıyız?
Gidip tekrar gelir miyiz?
Gelir yine bulur muyuz, aşkım?

Ateşlere yanar mıyız?
Sevmelere doyar mıyız?
Vuslatlara kanar mıyız, aşkım?

 



Sarıl Bana Gülüm


Sarıl bana sevdiğim gönülden sevgiyle

Ana şefkatiyle değil sevda ateşiyle

Sarıl bana sevdam ısıt beni kollarında

Yastığım olsun yorgun bedenime

Gül kokulu sinen

dinleneyim göğsünde

Isıt beni sevdam

ıslak dudaklarını değdir

Susuz topraklar gibi

çatlamış dudaklarıma

Hayat ver bana gülüm

sende hayat bul bende

Sevdamızın ateşi yaksın alemi kavursun

Sevda hakkımız gülüm seveceğiz

Gönülden delice çılgınca

Yaşamak son demlerimizde hala

Çılgın gençliği yaşat bana gülüm

Sende benle yaşa

bakmaz bu iş yaşa başa

Seviyorum be seviyorum işte

Dünya duysun

kainat uyansın derin uykusundan

Nasıl yaşanırmış sevda delicesine

 

 

 

 


Bekleyenler İçin

Bir ayak sesi duymayayım
Kapıya koşuyorum
Gelen sen misin diye
Bir siyah saç görmeyeyim
Yüreğim burkuluyor
Ağlamaklı oluyorum
Her şey bana seni hatırlatıyor
Gökyüzüne baksam
Gözlerinin binlercesini görürüm
Bir rüzgar değse yüzüme
Ellerini düşünmeden edemem
Yaktığım bütün sigaraların dumanları sana benzer
Tadı senden gelir
Yediğim yemişlerin
İçtiğim içkilerin
Ve içimdeki bu dayanılmaz sıkıntı
Bu emsalsiz hüzün
Seni beklediğim içindir

Resmine bakamaz oldum
Uykulardan korkuyorum artık
Utanıyorum odamdaki bütün eşyalardan
Şu sedir hala gelip oturmanı bekliyor
Şu ayna karşısında güzelliğini seyretmeni
Şu kadeh dudaklarına değebilmek için duruyor masada

Ve şu saat geldiğin anda
Durabilir sevincinden
Zaman çıldırabilir
Çünkü benim dünyamda
Ölümsüzlük, seni sevmek demektir.

Bir çocuk doğmayı bekler
Bir ağır hasta ölmeyi
Bitkiler yağmur ve güneşi bekler
Yalnız bir kadın sevilmeyi
Ve düşün ki bir adam
İçinde bütün bekleyenlerin korkusu ve ümidi
Seni bekler
Asılmayı bekleyen bir idam mahkumu gibi

Sen gelinceye kadar
Pencerem kapalı duracak
Rüzgar gelmesin diye
Artık perdeleri açmayacağım
Gün ışığı girmesin diye
Sonra kahrolacağım
Bu karanlıkta, bu derin yalnızlıkta
Ve günlerce gecelerce haykıracağım
Nerdesin diye, Nerdesin?

Bir gün bu kapıdan sen gireceksin
Biliyorum
Ergeç bu bekleyişin bir sonu gelecek
Yıllarca sonra
Öldüğüm gün bile gelsen
Bütün bu bekleyişimi ve öldüğümü unutup
Çocuklar gibi sevineceğim
Kalkıp sarılacağım ellerine
Uzun uzun ağlıyacağım.

 


 


 

Islak Gül

Seninle paylaşmak uykularda en büyük günahları
Seninle uyanmak nice çılgın gecelerden sonra
Alır götürür beni kokun uzaklara en uzaklara
Ağzın dudaklarımda ıslak bir güldür sabahları

Tenin çekiyor beni tenin tutmuş saçlarımdan
Afrikalı kölenim senin, esirinim, mecburunum
Gözlerin değmese gözlerime kahrolurum
Ölürüm çekersen ellerini avuçlarımdan

Dönsün başım tutuşsun damarlarımda kanım
Gel otur yanıbaşıma erişilmez kadınım
Yum iri gözlerini, devir kirpiklerini
Ser önüme bir hazine gibi güzelliklerini

Sana en muhtaç olduğum şu anda gel
Yaşamak olsan da gel, ölüm olsan da gel.

 

 

Kim Özlerdi Avuç İçlerinin Kokusunu

O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar
bırakılmasaydı eğer.

Dayanılması o kadar da zor değildir,
büyük ayrılıklar bile, en güzel yerde başlatılsaydı eğer.

Utanılacak bir şey değildir ağlamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer.

Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık,
çalınan birinin kalbiyse eğer.

Korkulacak bir yanı yoktur aşkların,
insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer.

O kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses,
hiçbir zaman duyulmasaydı eğer.

Daha çabuk unutulurdu belki su sızdırmayan sarılmalar,
kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer.

Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
öylesine delice bakmasalardı eğer.

Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı
belki de,
kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer.

Yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece
sohbetlerinin,
son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer.

Düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman,
meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır
yaralamasaydı eğer.

Su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman,
beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer.

Rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla,
tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer.

O büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamını yitirirdi,
yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer.

O kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar,
son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer.

Bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri,
her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer.

Kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de,
dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer.

Anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel,
namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer.

Uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından,
dokunulası ipekten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer.

Issız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de,
sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer.

Yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine,
kulağına okunacak biri olsaydı eğer.

İnanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında bir
ayrılık gizlendiğine
belki de, kartvizitinde "onca ayrılığın birinci
dereceden failidir"
denmeseydi eğer.

Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar,
ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer.

Issızlığa teslim olmazdı sahiller,
kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle
avunmaya kalkmamış olsaydın eğer.

Sen gittikten sonra yalnız kalacağım.
Yalnız kalmaktan korkmuyorum da, ya canım ellerini
tutmak isterse...

Evet Sevgili,
Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu, kim
uzanmak isterdi ince parmaklarına,
mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık
etmiş olmasalardı eğer!!

 

 

Şimdi bir an dönerek gerilere, hani
Bir zamanlar beni ölesiye yaşatan
Ellerimi bırakıp, sevecen ellerini
Çevremi sımsıcak bir sevgiyle kuşatan
Seni arıyorum.

Bir deniz hıçkırıyor ta içimde, dinle
Giderek yalçın kayalar, kumlar eriyor
Şimdi baş başayım bir kıyıda kendimle
Ve bende var ettiğin o ben, can veriyor
Seni arıyorum.

Gülerdin bir zamanlar güneş batmazdı
Baştan başa bir gül bahçesiydi ortalık
Renkler ya mavi, ya pembe, ya beyazdı
Oysa şimdi ne yana baksam karanlık
Seni arıyorum.

Varsın ama yoksun. yanımdasın, değilsin
Gözlerim boşuna deliyor geceleri
Tek seni bir kez daha görebilmek için
Daldırıp ellerimi benden içeri
Seni arıyorum.

Ellerim içimde bir kan golüne batıyor
Bağırıyorum kimseler duymuyor sesimi.
Dişlerim hırsla dudaklarımı kanatıyor
Ve senden uzakta verirken son nefesimi
Seni arıyorum.

Bu son aldanışım, son yıkılışım olacak
Gelsen de boş artık gelmesen de, ben yokum
Yine de son bir ümit kırıntısıyla, bak
O, her şeyi yitirdiğim anda bulduğum
Seni arıyorum.

Yorum (2) :: Yorum yaz! :: Bağlantı

» 18.4.2005 - Mektup


 

 

Mektup
 


Biliyor musun

Senden ayrılalı sakal bıraktım

Zamanının akışına koyuverdim kendimi

Gömleklerim kolalı değil artık

Pantolonum ütülü değil

Ayakkabım boyalı değil

Öylesine değiştim ki

Görsen tanıyamazsın

Sabahları gün doğarken kalkıyorum

İlk işim bir sigara yakmak oluyor

Ve bir süre denizin hışırtısını dinliyorum

Sonra, apansız sen geliyorsun aklıma

Gözlerin, dudakların, ellerin geliyor

Şimdi nerdesin kimbilir

Yatağında uyuyor olmalısın

Artık beni görme rüyalarında

Korkarsın.

Mevsim sonbahar malum ya

Serde de kör olası şairlik var

Boyuna hüzünlü şeyler düşünüyorum

Ağaçların yaprakları dökülmeğe başladı

Keskin poyrazlar esiyor kuzeyden

Kuşlar durmadan göç ediyor

Ara sıra düşenler oluyor yorgun ya da yaralı

Tutup okşuyorum tüylerini, gagalarından öpüyorum

Ve diyorum ki

Sana kavuşmak için bir göçmen kuş olmalı

İşte böyle

Günler, haftalar geçip gidiveriyor

Saçım, sakalım birbirine karıştı

Yine de her geçen gün

Kendime biraz daha alışıyorum

Ve biliyor musun

Unutamayacağımı bile bile

Seni unutmaya çalışıyorum...

 
 
   
 

Draw Your Own Picture
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol